5 Eylül 2016 Pazartesi

On 23:40:00 by Gülten İşcimen in    No comments


17 Mart 2016

İtalya’daki 5. günümüzde sabah erkenden yollara düştük. Çünkü daha önceden 9 Euro ödeyerek 06.15’de Termini İstasyonundan hareket edecek Pisa trenine biletimizi almıştık. Roma’da metro sabah 05.30’da başlıyor. Biz de ilk metro seferini yakalayarak vakitlice tren istasyonunda olmayı planlamıştık. Bu nedenle saat 05.20 civarında metro istasyonuna geldiğimizde bir de ne görelim. İstasyonun önü gece girilmemesi için bariyerle kapatılmış. Sabah serinliğinde biraz titreyerek bekledikten sonra neyse ki bir görevli 05.30 olmadan bariyeri kaldırdı. Hızla perona inerek ilk metro trenini yakalamış olduk.

Termini İstasyonuna gittiğimizde Pisa treninin kalkacağı peron hala belli değildi. Kalkış saatine çok az kala peron numarasını öğrendik ve koşarak peronu bulduk. Yerlerimize oturduk ve sabah olduğu için biraz uyumaya çalıştık.

Yolculuğumuz 2,5 saat civarında sürdü ve ana tren istasyonu Pisa Stazione Centrale’de indik. Pisa Kulesinin istasyona yaklaşık 20 dakikalık yürüme mesafesinde olduğunu okumuştum. İstasyondan ayrıca 1 no’lu otobüsler de "Campo dei Miracoli" yönüne hareket ediyorlarmış. Biz yürümeyi tercih ettik. Ne tarafa gideceğimizi bilemeyince önce kalabalığın peşine takılarak yürüdük. 






Elimizdeki yol tarifine de bakarak yola devam ederken tarihi bir kilisenin önünden de geçtik. Ancak adına bakacak zamanımız olmadığından sadece fotoğrafını ekliyorum.


Arno Nehri'nin üzerinden geçince yanlış bir yola girmemek için yolda gördüğümüz bir kişiye Kule’nin yolunu sorduk. Bize yaptığı tarife göre hiçbir yola sapmadan dümdüz devam edip yolun bitiminde sola dönünce Kule’yi uzaktan gördük. Sürekli fotoğraflarını gördüğümüz eğik ve meşhur Kule’nin bu kez kendisini görünce, bilindik pozlar vererek uzaktan çeşitli fotoğraflar çektik. Ellerimizi Kule’yi düzeltir pozisyona getirmek için uzun süre uğraştık.




Sonra yürümeye devam ederek Kule’ye yaklaştık. Her zaman ve her yerde olduğu gibi sabahın bu saatinde bile çekik gözlü turistler gezmeye başlamıştı bile. İçlerinden birine rica ederek Kuleyle iki arkadaş bir hatıra fotoğrafı çektirdik.



Pisa Floransa'nın yaklaşık 75 km batısında yer alan, 12. yüzyıl yapımı eğik çan kulesi ile meşhur olan ve Galileo Galilei'nin doğduğu küçük bir şehir. Şehri kimlerin ne zaman kurduğu tam olarak bilinmiyor. M.Ö. 5. yüzyıla ait bazı arkeolojik buluntular varmış. 11. Yüzyıl ve 14. yüzyıl arasında İtalya yarımadasının en güçlü 4 deniz cumhuriyetinden biri olarak (Pisa, Venedik Cumhuriyeti, Ceneviz Cumhuriyeti ve Amalfi) tarihe geçmiş. 14. Yüzyıldan sonra zayıflamaya başlamış ve şehir Floransa’nın eline geçmiş. Bu gerilemeye karşın Galileo Galilei fizik biliminin temellerini bu şehirde atmış. Ancak Pisa II.Dünya Savaşı'nda çok büyük zarar görmüş ve Anıt Mezardaki freskler tamamen tahrip olmuş.




Pisa’nın zengin ve güçlü geçmişinin en dikkat çekici mirası, Piazza del Duomo’da bulunan mucizeler diyarıdır. Bu bölge 1987 yılından itibaren UNESCO Dünya Mirasları Listesine alınmış. Campo dei Miracoli yani Mucizeler Bölgesi Duomo di Pisa (Pisa Katedrali), Baptisterio (Vaftizhane), Camposanto (Anıt Mezar) ve yuvarlak Campanile'den (Kule) oluşmaktadır. Her üç eser de başlanıldığından ancak yıllar sonra tamamlanabilmiş.

Çimenler içinde yer alan bu yapıtlardan gri beyaz yatık mermerlerden yapılmış olan ünlü Romanesk katedral Duomo en çok ilgi çeken ve kopyalanan bölüm olmuş. Şehir katedrali 1063-1090 yıllarında yapılmış. Pisa, 1063'te Palermo açıklarındaki deniz savaşında bir Arap donanmasını yenilgiye uğratınca Batı Akdeniz'deki ticaret üstünlüğünü ele geçirmiş. Pisalılar da bu zaferi kutlamak amacıyla bu katedrali inşa etmişler. Katedral Toscana'nın en büyük dinsel yapısı. Beş nefli Bazilikayı üç nefli bir transept kesiyor. Yan neflerin üzeri tonozlu olup orta nef ise içten düz bir tavanla örtülü. Orta nefle çapraz nefin kesişme noktasında elips planlı bir kubbe var. Ana nef gibi çapraz nefin uçları da yarım daire planlı apsislerle bitiyor.




Pisa’nın o çağdaki zenginliğini yansıtmak amacıyla Pisa Katedrali işlemelerle, resim ve kabartmalarla bezenmiş. Yapımında renkli mermerler kullanılmış ve dış cephesi de o zamanın şartlarına göre çok görkemli yapılmış. Çok katlı gibi düzenlenen ön cephesinde, üç büyük giriş kapısının üstünde birbirine kemerlerle bağlanmış sütunlu galeriler var. Yapının ve girişlerin iki yanında gömme sütunlar yer alıyor ve kapıların üzerleri kemerlerle vurgulanıyor.




Katedraldeki baş yapıtın oymalı vaiz kürsüsü olduğu, karşısında Galileo’nun lambasının bulunduğu belirtiliyor. Bizim vaktimiz olmadığından Katedralin içine giremedik ve ancak dışından görkemli yapısına bakabildik.

Katedralin az rastlanan daire planlı Çan Kulesinin yapımı, Pisa'nın gücünün ve zenginliğinin bir sembolü, Cenova ve Venedik'e rakip olarak 1173 yılında başlatılmış. Savaş sebebiyle yüzyıl ara verilen inşaata ancak 1272’de devam edilebilmiş. Sonra savaşlar sebebiyle yine kesintiye uğrayan inşaat sonraki yüzyılda 1370 yılında tamamlanabilmiş. Kulenin temelinin çürük zemin üstünde olması ve dengesiz bir biçimde yerleşmesi nedeniyle sekiz katından üçü tamamlandığında bir yana doğru yatmaya başlamış. Yapımından sorumlu olan Bonnano Pisano bu eğriliği, kalan katların yatık taraftaki yüksekliğini biraz artırarak düzeltmeyi denemiş ancak bu eğriliği düzeltmek bir yana yükün artması nedeniyle Kulenin toprağa daha çok batmasına yol açmış. Mühendisleri soruna çözüm ararken, Kule inşaatı birçok kez ertelenmiş ve çare bulamayınca 14. yüzyılda eğik bir biçimde tamamlanmış. Aslında Katedral ve Vaftizhane de aynı sebeple yani yumuşak zemin yüzünden içeri doğru çökmektedir.


Şehrin simgesi haline gelen Campanile (Kule), 56 metre uzunluğunda olup, üst üste bindirilmiş yuvarlak 6 sütun dizisinden meydana gelmiş ve tepesine 294 basamaklı bir merdivenle çıkılmakta. En üstteki çanların bulunduğu 8. kat silindir biçiminde olup, Kule, dikey konuma göre 4.3 metre eğim göstermektedir. Yapının ağırlık merkezinin izdüşümü kendi temel dairesinin içinde kaldığı için Kulenin devrilmediği, ancak Kulenin her yıl milimetrenin ondayedisi oranında eğilmesi nedeniyle 1990-2001 yılları arasında onarım için kapalı tutulduğu, son çalışmalarla Kulenin yan yatışının durması sağlanmış gibi gözükse de halka açılmasının kısıtlandığı, aynı anda belirli sayıda ziyaretçinin Kuleye çıkışına izin verildiği belirtilmektedir.


Galileo'nun, farklı ağırlıklardaki iki top güllesini bu kuleden aşağı bırakarak bütün cisimlerin aynı hızla ve aynı fizik kanununa uyarak düştüklerini gözlemlediği iddia edilmektedir. Ancak, bilginin kaynağı Galileo'nun bir öğrencisi olmasına rağmen bu iddia geniş çevrelerce bir efsane olarak kabul edilmekte. Bu söylem doğruysa Kule’nin Fizik biliminin temellerinin atılmasında da bir katkısı olmuştur.

Kule geceleri çok güzel gözüküyormuş. Ancak bizim vaktimiz olmadığından ne yazık ki Kuleye de çıkamadık, gece de göremedik.



Pisa Katedrali'nin önünde aynı üslupta yapılmış olan, süslü Vaftizhanesi (Baptisterio) bulunuyor. Sekizgen planlı bu yapıyı dilimli kiremit taşlarla döşenmiş bir kubbe örtüyor. 55 metre yüksekliğe ve 34 metre çapa sahip olan Vaftizhane İtalya’daki vaftizhaneler arasında en büyüğüymüş. Yapının inşasına 1152 yılında başlanmış ve ancak 1363 yılında tamamlanabilmiş. İçerideki iki sütun üzerinde Vaftizhanenin mimarının Diotisalvi olduğu yazılıymış. Diotisalvi Vaftizhane’yi tamamlayamadan hayatını kaybedince Nicola Pisano Vaftihane’yi tamamlamış. Pisano, Diotisalvi’nin stilini değiştirerek daha Gotik bir tarz ile yapıyı tamamlamış. Bilimde önemli bir yeri olan İtalyan fizikçi, matematikçi, astronom ve filozof Galileo Galilei burada vaftiz edilmiş.



Yukarıda belirttiğim gibi Pisa Kulesi’nde bulunan yumuşak zemin çökmesi Vaftizhane’de de varmış. Zemini içe göçebilir toprak olan alüvyonlardan oluştuğu için yapıldığı dönemden bu yana 0.6 derece yan yatmış.


Vaktimiz sadece bir yeri gezmeye yeterli olduğundan dışarıdan muhteşem görünen Baptisterio (Vaftizhane)’yi gezmek için 5 Euro ödeyerek bilet aldık. Dış güzelliğine karşın içerisi bizi hüsrana uğrattı derken bir görevli kapıları kapatarak orta bölüme geldi ve çok güzel bir ilahiyi çıplak sesle söylemeye başladı. Görevlinin hem sesinin güzelliği hem de Vaftizhane'nin akustiği bizi mest etti. Burada yapılan koro konserlerinin kilometrelerce uzaktan bile duyulduğu söyleniyor.




Pisa ziyaretimiz kısa sürede sona erdi. Geldiğimiz yoldan geriye tren istasyonuna dönmeye başladık. Sabah geçtiğimizde açık olmayan dükkan ve mağazalar açılmaya başlamıştı. Şehir bize çok düzenli, sevimli ve sıcacık gözüktü. Biraz daha zamanımızın olmasını ve sokaklarında pervasızca dolaşmayı isterdim. Ancak daha planımızda gezecek çok yer vardı. Sokaklarında hızlıca yürüdük ve Arno Nehri’ni geçerek tren istasyonuna yürüdük.




Pisa’ya gidecek olanlar anlattığım bölge dışında vakitleri olursa Şövalyeler Meydanını (Piazza dei Cavalieri), Campo Santa Anıt Mezarını, Sinopie Müzesini, Carovana Sarayını, Opera del Duomo Müzesini, Saat Sarayını, Santa Maria della Spina Kilisesini, San Matteo Ulusal Müzesini, Garibaldi Meydanını, Palazzo Blu’yu, Giardino Scotto’yu gezebilirler.

İstasyona ulaşınca Lucca’ya en yakın saatte olan tren için biletimizi aldık. Bunun için kişi başı 3,5 Euro ödedik. Böylece Pisa gezimizi bitirmiş olduk.Pisa'yı kısa süre gezmemize karşın çok sevdik. İleride fırsat olursa konaklayarak daha çok gezmeyi isterim.

0 yorum:

Yorum Gönder